1 MAYIS BİRLİK MÜCADELE VE DAYANIŞMA GÜNÜNE GİDERKEN TALEPLERİMİZ

Ne istiyoruz?

İnsanca çalışılacak bir İş, aş ve insanca bir yaşam istiyoruz.

Beş, Altı ay çalışıp altı, yedi ay işsiz kalmak istemiyoruz.

İşsiz kaldığımızda, Sosyal Devleti yanımızda görmek istiyoruz.

İşsizlik ödeneğimizi alabilmek istiyoruz.

Kendimizi, mesleğimizi geliştirmek, ıişimizde hakkımızla, terfi almak istiyoruz.

Geleceğimiz yarınlarımız için güvence istiyoruz.

Çocuklarımıza yaşanılabilir bir dünya ve bir ülke bırakmak istiyoruz.

Eşit, özgür bireyler olarak, onurumuzla ve haklarımızla, var olmak istiyoruz.

Örgütlü toplum olmak istiyoruz.

Sendikalarımızda, meslek odalarımızda, kooperatiflerimizde, derneklerimizde, siyasi partilerimizde, her yerde örgütlü bireyler olabilmek istiyoruz.

Üretirken de, tüketirken de örgütlü ve haklarını koruyabilen bireyler olmak istiyoruz.

Ancak ne yazık ki bu yıl, 1 MAYIS’ı tüm dünyayı ve ülkemizi sarsan, Corona virüs nedeniyle, tüm işçilerin işsiz, turizm sezonu başlayamamış, işçiler işbaşı yapamamış, açık olan işyerleri de, tümü kapatılmış koşullarda, bir de sokağa çıkma yasaklarıyla, 1 MAYIS’ı kutlama, anma yasaklarıyla yaşamak zorunda kaldık.

İktidarın bu pandemi sürecinde işverenler için açıkladığı destek paketleri onların yüzünü güldürdü.

Ancak işçiler, işsizler ve turizmde sezonluk olup, sezon sonu işten çıkartılmış, sezon başı işbaşı yapmayı bekleyen sezonluk işçiler ve askıda denilen, sezonu beklemekteyken bu krize yakalanan işçiler için açıkladığı yardım, destek ve çözüm paketleri, beklentileri karşılamak şöyle dursun, hiç bir yaraya melhem dahi olmadı.

İşsizlik sigortasından yararlanmanın önündeki engeller, az da olsa esnetildi. Son üç yılda 600 gün prim şartı 450 güne, son işyerinde 120 gün şartı 60 güne indirildi.

Askıda olan işçiler işsizlik sigortasından yararlanamıyorlardı. Yıllardır itiraz ettiğimiz bu konu nihayet bu salgın nedeniyle de olsa, askıdaki işçilerin de işsizlik sigortasından yararlanması kararı alındı.

Ancak bu şartları dahi sağlayamayan milyonlarca turizm işçisi var.

Bu ödemelerden henüz hiç kimse bir kuruş alabilmiş değil.

Turizme geçen yıl yada ondan önceki yıl başlamış genç işçilerin hiçbiri 450 günü sağlayamaz. Zaten turizm çok genç bir işçi kitlesi barındırıyor.

Sezonluk işçiler, sezonların giderek kısalması sonucu ve ülkemizde değişen sezon uzunluğuna sahip bölgeleri nedeniyle de yine işçiler her yıl en az 150 gün çalşma imkanı bulamıyorlar.

Kaldı ki sigortalı, kayıtlı çalışanlar için bu bu sorunlar. Bir de 2 milyonu aşkın kayıtdışı, sigortasız çalıştırılan işçiler var.

Hiç bir pakette, hiç bir tedbir yada destekte adları dahi geçmedi.

Sanki yoklar, kendileri, aileleri, çoluk, çocukları yok, ekmeğe, suya, ev kirasına, elektiriğe vs ihtiyaçları yok, sanki bu ülkede yaşamıyorlar.

Devlet bu işçi yurttaşlardan vergi alır, askerlik yaptırır, tüm hizmetlerin bedelini alır, ama sigortasız çalıştıran işverenlere karşı korumaz.

Sigorta müfettişlerinin son yıllarda, denetim yaptığı, herhangi bir işyerine ceza kestiği görülmemiştir.

Ülkeyi yönetenler bunu görmemezlikten geliyor. Açlığa, sefalete mahkum edildiler.

Sokağa çıkma yasağı, markete giderken eldiven ve maske zorunlu.

Eldiven ve maskenin yanında markete giderken “PARA” da zorunlu. Ama iş yok para da yok.

Şimdi tedbirlerin esneyeceği ve turizm işletmelerinin kontrollü olarak aşama aşama açılacağı söyleniyor.

2020 yılı işletmelerin bir kısmı düşük kapasitelerle açılsa dahi, turizm işçilerinin büyük bir çoğunluğu işbaşı yapma olanağı bulamayabilir.

Henüz virüs tehlikesi ortadan kalkmış ta değil. Bulaşmaya ve öldürmeye devam ediyor.

İşçilerde hastalığa yakalanma, Türkiye ortalamasının 3,2 katı kadar fazla. Çalışma koşulları, işyerlerindeki sosyal alanlar, hijyen, işçi sağlığı ve iş güvenliği sağlanamadan işçiler çalışmaya zorlanıyor.

İşsizlik sigortası, bu salgın tehlikesi ve yarattığı ekonomik ve sosyal kriz geçinceye kadar, şarta şurta bağlanmadan, işsiz kalan tüm işçilere, yaşam desteği olarak asgari ücretin altında olmayacak şekilde ödenmelidir.

Yıllardır Turizm İşçilerini canından bezdiren, mesleğinden soğutan, başka bir iş bulabilirse sektörden kaçıran, kronik sorunlarımız da yerli yerinde duruyor.

Eğitilmiş iş gücü, kalifiye personel, ustalar, sanatkârlar, bu çarpık düzeninizden bıktı.

Sektörden kaçan kaçana.

Ancak kaçmak çözüm değil. Başka sektörlerde de işçi cenneti yaşanmıyor. Kendi işyerimizden ve sektörümüzden başlayarak, çalışma koşullarımızı, barınma, yemekhane koşullarımızı, insana yakışır hale getirmek zorundayız.

Beş yıldız, dört yıldız otellerde, asgari ücretle, sezonluk işçi çalıştırarak, hizmet kalitenizi Bir Yıldıza indirip, işçi ücretleri üzerinden ucuzluk yaratarak, kalan ustaları da, yetişmiş iş gücünü de bıktırıyorsunuz.

Bu virüs gösterdi ki, işyerlerinizde günü birlik, geçici, birkaç ay çalışan, eğitim yapmadığınız işçilerle, “ TURİZM” yapamıyacaksınız !

Açık büfelerle, doldur, boşalt, ucuz turizm de yapamıyacaksınız !

Kişiye özel hizmet ve alakart sevis ve kaliteli, güvenilir hizmet verecek eğitimli personelinizi, elinizde tutmaya mecbur kalacaksınız.

Devamlılık, hijyen eğitimi, mesleki eğitim, sertifikasyon zorunlu hale gelmiştir.

İşçi Arkadaşlar;

Bu düzenin kendiliğinden, İşçilerin ve Profesyonel Turizm Yöneticilerinin talepleri ve beklentileri doğrultusunda değişmeyeceği su götürmez bir gerçekliktir.

Sorunu yaratan zihniyet ve kapasite, sorunu çözemez, çözmez.

Biz işçiler ve profesyoneller, sorunumuzu tespit edebiliyorsak, Turizmin ve Turizm Çalışanlarının sorunlarını alt alta, yazabiliyor ve çözüm önerilerimizi de ortaya koyabiliyorsak, söylemlerimizin arkasına güç koymayı da başarmak zorundayız.

Sendikalaşmak zorundayız.

DİSK’e bağlı Dev Turizm İş bunun için var.

Turizmde çalışmakta olan 940.000’i Sigortalı, 2 milyonu aşan Sigortasız, kayıt dışı, göçmen, mülteci, toplam üç milyondan fazla işçinin sorunlarını sahiplenmeye ve çözmeye çalışıyoruz.

Zamanında ödenmeyen, zaten açlık sınırı altındaki ücretler, ödenmeyen fazla mesailer, kullandırılmayan izinler, işten çıkartılırken alamadığımız kıdem ve ihbar tazminatlarımız, haksız ve asılsız yazılan tutanaklarla tehdit edilişlerimiz, işe girerken imzalatılan ne olduğunu bilmediğimiz kâğıtlar, tüm bu haksız ve yasadışı uygulamalar kader değil.

Düşük ücretler, Sezon sonu işsizliklerimiz, işsizlik Sigortasının, para ödememek için konmuş şartları, sezon sonu askı denilen ucube, her yeni sezon, yeni iş aramalarımız, İŞKUR üzerinden stajyer konumuna düşürülmelerimiz.

Tüm bu ve benzeri sorunlarımız çözümsüz değil.

İşçiler örgütlü olduklarında, sendikaları ile bu sorunlar birer birer çözülecektir.

Toplu iş sözleşmesi yapma hakkı, işçiler için en önemli haklardan biridir. İşçiler ücret, ikramiye, aile yardımı, çocuk parası, gıda yardımı, izin parası, fazla mesai, bayram ikramiyesi gibi haklarını Sendikaları vasıtası ile yapacakları Toplu İş Sözleşmeleriyle kaza- nırlar.

İş güvenliği, işçi sağlığı, devamlı ve düzenli çalışma hakkı, terfi hakkı yine Toplu İş Sözleşmeleri ile kazanılabilir.

Bazı sorunlarımız İşverenlerle, bazı sorunlarımız Bakanlıklarla görüşerek çözülebilir. Yeter ki çözüm isteyenler bir arada ve güçlü bir sesle, ne istediklerini söyleyebilsinler.

İşçiler ve Profesyonel Yöneticiler, kendi sorunlarını çözerken, Ülkenin Turizm Politikasında var olan birçok hatayı da düzene sokmuş ve geleceğin sektörü olan Turizmin, ülkemize, işçilerimize, esnaflarımıza yani tüm halkımıza faydalı bir hale gelmesini de sağlayacaklar.

Dünyanın hiç bir ülkesinde de İşçilerin sorunları sendika dışı yön- temlerle çözülmemiştir.

Gelişmiş, Demokratik tüm ülkelerde işçi hakları, Sosyal devletin vatandaşlarına karşı görevleri, yine güçlü ve uluslararası örgütlü sendikaları ve Konfederasyonları vasıtası ile çözüm bulmaktadır.

Patronlar sendikalaşmamızdan korkuyorlar, çünkü çağdışı kafalarla, derebeyi mantığıyla, ben yaptım oldularla yönetmek istiyorlar. Ortak akıl, bilimsellik, demokrasi, insan hakları, işçi hakları, çevre, çok yabancı ve gereksiz kavramlar olarak görülüyor.

Yeni sezonlarda, eski sorunlarla boğuşmak istemiyorsak, her sezonun sorunlarını, kendi sezonu içerisinde çözmek istiyorsak

“Örgütlü Toplum, Sendikalı Yaşam”

YAŞASIN 1 MAYIS BİRLİK MÜCADELE VE DAYANIŞMA GÜNÜ!

Tüm dünyada ve ülkemizin alanlarında taleplerimizi haykırmaya, HAYDİ 1 MAYISA

HAYDİ ALANLARA

Mustafa Safvet YAHYAOĞLU Devrimci Turizm İşçileri Sendikası

https://www.facebook.com/mustafa.yahyaoglu.75/posts/2990666580972780